Münacaat Bu yaşa erdirdin beni, gençtim almadın canımı Ölmedim genç olarak, ölmedim beni leylak Büklümlerinin içten ve dışardan Sarmaladığı günlerde Bir zamandı Heves ettim gölgemi enginde yatan O berrak sayfada gezindirsem diye Ölmedim, bir gençlik ölümü saklı kaldı bende. Vakti vardıysa aşkın, onu beklemeliydi Genç olmak yetmiyordu fayrap sevişmek için Halbuki aşk, başka ne olsundu hayatın mazereti Demedim dilimin ucuna gelen her ne ise Vay ki gençtim Ölümle paslanmış buldum sesimi. Hata yapmak Fırsatını Adem’e veren sendin Bilmedim onun talihinden ne kadar düştü bana Gençtim ben ve neden hata payı yok diyordum hayatımda Gergin bedenim toprağa binlerce fışkını saplar idi Haykırınca çeviklik katardım gökyüzüne Bir düşü düşlere dalmaksızın kavrayarak Bulutu kapsayarak açmadan buluta içtekini Tanıdım Ademoğlu kimin nesiymiş Ter döküp soru sormak nereye sürüklermiş kişiyi. Çeşme var, kurnası murdar Yazgım Kendi avcumda seyretmek kırgın aksimi. Gençtim ya, ne farkeder deyip geçerd...