Dünya, güneşin yaprakları okşadığını gibi değil. İnsan kendisine arka çıkmakta pek mahir. Şule Gürbüz'ün Coşkuyla Ölmek kitabında bir öyküyle insanın niyetini ortaya döküyor. Aynı hissi "Yer Altından Notlar" da yaşamıştım.
Çok afilli cümleler yazmışım. Hayat bozbulanıklığı üzerinde afilli bir mintan gibi taşımayı seviyor. Gidecek yerinin olmadığı zamanlarda İçindeki kuyuya düşebiliyor. Dünya baştan sonra bir resim Bir damla tiner birçok şeyi silebiliyor
Günler aktı Geceler geçti üzerimizden Her şeyin altında biz kaldık. Allah bizi tuttu, kalktık. Bir yas da böylece üzerimizden akıp gitti. Her hal insanın üzerine atılan bir örtü gibi. Eğer çırpınırsan parmaklarına dolaşır. Kıpırdamazsan öylece kalıverir. Yapılacak şey ise. Ritmini yakalamak. Aynı ritimle beklemek kıpırdamak. Sonra üzerinden yavaş yavaş, dalga dalga çekiliyor. Namaz, dua, zikir. Aheng-i hayat.