Çok afilli cümleler yazmışım. Hayat bozbulanıklığı üzerinde afilli bir mintan gibi taşımayı seviyor. Gidecek yerinin olmadığı zamanlarda İçindeki kuyuya düşebiliyor. Dünya baştan sonra bir resim Bir damla tiner birçok şeyi silebiliyor
Gün, dağın koynuna doğru iniyor bu saatlerde. Ahlat ağacı karanlıkta kaldı. Biraz sonra da ben. Tempolu yürüdüğüm için terledim. Buraya oturduğum için yavaştan üşümeye başladım. Rüzgar vuruyor yüzüme, parmaklarıma şapkama. Zeynep Betül hanım şöyle demiş: -Dünyada biraz kalıp gideceğiz. Güneş battı. Tüm ışıklarını çekecek biraz sonra. Ben, kuru alıç ve ahlat ağacı dağın gölgesinde kaldık.
Uzun zamandır yazmadığımı fark ettim. Biraz önce yağan yağmurun altında öylece duran bir arı kuşu videosu gördüm. Gerçeğini görmek isterdim lakin ne yağmur yağıyor ne de göçmemiş kuş kaldı bu mevsimde. Öyle yağan yağmurun altında öyle işte kaç adan kavga etmeden yıkılmadan yılmadan duran öylece duruveren kuş. Ah, sen ne güzelsin.